İnsanlarda hastalık oluşturan mikroorganizmaların izolasyonu ve identifikasyonunu takiben kısa süre içerisinde o mikroorganizmaya bağlı bir laboratuvar kaynaklı infeksiyon meydana geldiği bilinmektedir. Mikroorganizmalarla çalışmak bilim adamları, sağlık çalışanları ve laboratuvar personeli ve aynı zamanda çevre için de tehlike oluşturmaktadır. Human immunodeficiency virus (HIV)'un yayılımı, süregelen hepatit B virusu (HBV) problemi ve tekrar ortaya çıkan Mycobacterium tuberculosis (MT) nedeni ile biyogüvenlik yeniden önem kazanmıştır. Dikkatsizlik, infekte materyalle çalışmakta kullanılan yetersiz teknikler, iğne batma kazaları ve infekte aerosollere maruz kalma, laboratuvar kaynaklı infeksiyonların ana nedenleridir. Biyogüvenlik, iyi mikrobiyolojik teknikler, güvenlik ekipmanları ve laboratuvar tasarımından oluşan bir temele bağlıdır. Biyogüvenlik programının ana kaynağı olan risk faktörleri rehberi, infeksiyon ajanının kaynağı, patojenitesi ve bulaşma yolu ile çalışana bağlı risk faktörleri ve laboratuvar tasarımını içerir. Değişik hükümet ve yetkili kurumlarca yayınlanmış biyogüvenlik rehberlerine bağlılık, gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarda infeksiyon ajanlarına maruz kalma riskini azaltır. Buna karşın ülkemizde biyogüvenliğin önemi tam olarak anlaşılmamıştır. Bu nedenle çalışmamız, laboratuvar kaynaklı infeksiyonların kısa tarihçesi, nedenleri ve önlenmesi için alınacak tedbirler, biyogüvenlik düzeyleri ve çalışma yöntemlerini de içine alacak şekilde derlenmiştir.